TR
  • English
  • Türkçe
  • العربية
  • español, castellano
  • Français
  • українська
  • русский язык
  • Deutsch
  • 中文 (Zhōngwén), 汉语, 漢語
  • فارسی
  • gör

    Kapadokya

    Gökyüzünün en mavisine, yükselen parlak bir güneş ile peri masalı güzelliğindeki bir manzaraya uyandığınızı hayal edin. Aynı gökyüzü, yavaşça yükselen sıcak hava balonlarıyla doludur. Bu manzaralar ziyaretçilerin genellikle Kapadokya'da gördüğü ilk manzara olsa da güzel atlar ülkesi Kapadokya'da, sizi bekleyen güzellikler ve maceralar için sadece bir giriştir!

    Çoğu insan için Kapadokya adı, arazinin milyonlarca yıldır fantastik şekillere dönüştüğü Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı ve Ihlara yerleşimlerini akla getirse de aslında Kapadokya; Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerini kapsayan geniş bir bölgeyi içermektedir. Gizemli görünen peri bacaları; yeryüzünün metrelerce derinliklerine uzanan şehirler, ibadethaneler, semavi ve dünyevi olmayan bir atmosferle kaplıdır.

    Bu manzara, toprağın kolayca oyulabilmesi nedeniyle sayısız kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bölge, zaman içinde donmuş gibi görünen çok sayıda yeraltı şehri ile doludur. Kapadokya, Asurlular, Hititler, Frigler, Hellenler, Romalılar, Bizanslılar, İlk Hristiyanlar, İslam dünyası ve daha fazlasına tanıklık eden ve bu medeniyetlere ait kanıtları olan bir açık hava müzesidir.

    Göreme Açık Hava Müzesi

    1985 yılında UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Göreme, kayaların içlerine ustaca oyulmuş, ve ikonoklastik dönemden, İncil’de yer alan hikayelere ve HristiyanHristiyan dünyasının önemli azizlerinden esinlenilerek resmedilmiş fresklerle bezenmiş manastır ve kiliseleriyle dikkati çekmektedir.  

    Göreme'nin Roma döneminde Venessa (Avanos) sakinleri tarafından nekropol olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Durmuş Kadir, Yusuf Koç, El Nazar, Saklı, Meryem Ana ve Kılıçlar kiliseleri ziyaretçiler üzerinde büyüleyici bir etki yaratmaktadır. Göreme Açık Hava Müzesi, Büyük Aziz Basil ve kardeşlerinin Hristiyanlık fikirlerini birleştirdiği yerdir. Tokalı kilisesi, Keşişler ve Rahibeler Manastırı, Aziz Basil Şapeli ve Aziz Barbara, Elmalı, Yılanlı, Karanlık ve Çarıklı kiliselerinin mimari detayları ve duvar resimleri günümüzde yapıldığı zamandaki gibi canlı görünmektedir.

    Göreme Açık Hava Müzesi'nin en önemli yapılarından bazıları şüphesiz Karanlık Kilise ve Tokalı Kilise'dir. Tokalı Kilise bir imparator tarafından yaptırılmış olup, ithal edilen lapislazuli taşından (laciverttaş) süslemeleri ile dikkat çekmektedir.

    Kiliseyi öne çıkaran, canlı duvar resimlerinin yanısıra anıtsal mimarisidir. 11. yüzyıl sonu 12. yüzyıl başlarına uzanan Karanlık Kilise, adını narteks bölümündeki küçük bir pencereden aldığı çok az ışıktan almaktadır. Ancak ışık eksikliği, bu kilisenin hazinelerini canlı tutmasına ve fresklerin zamanın acımasız doğasına karşı direnmesine izin vermiştir. Hem kilise hem de dış dehliz İncil'de yer alan hikayelerin canlı ve etkileyici tasvirlerini taşımaktadır. Bu kilisenin gezgin listelerinin başında olmasına da şaşmamalı…

    Uçhisar

    Gökyüzüne doğru uzanan devasa, gözenekli bir kaya hayal edin. Şimdi o kayanın üzerinde durduğunuzu düşünün. Uçak ya da bir balonun içinde değilseniz kartal ya da şahin gibi bu coğrafyada dalacağınız en güzel nokta burası; Uçhisar Kalesi’dir. Uçhisar aynı zamanda Güvercinlik Vadisi'nin içinden geçen Kapadokya'nın en güzel yürüyüş yollarından birine de sahiptir. Güvercinlerin yuvalarından çıkarken kanatlarını çırparak, vadideki dev oluşumların arasından huşu içinde dolanmalarını dinlerken, güçlü akan derelerin açtığı tünellerde dolaşıp, doğanın kendisinden başka kimse tarafından şekillendirilmediğini bilerek dolaşmalısınız. Kale günümüzde dükkanlar ve tezgahlarla çevrilidir. Bu tezgahlarda yörede üretilen yiyecekler, mermer süs eşyaları gibi çeşitli hediyelik eşya satılmaktadır. Bölgede yapacağınız keşif sırasında lezzetli kuru yemişler ve meyveler de size eşlik edecektir.

    Ürgüp

    Göreme'den doğuya hareket ettiğinizde Ürgüp, sizi bitmek bilmeyen bir harikalar diyarına davet eder. Kapadokya, büyük bir yerleşim yeri olmasının yanı sıra, büyüleyici manzaralar için de muhteşem bir yerdir. Bu iki unsur bir araya geldiğinde var olan eşsiz resimlerden birini ortaya çıkarır! Oteller, restoranlar ve dükkanlarla dolu bir Anadolu kasabasını ve yanı başındaki sıra dışı mağara konutlarını... Tam da bu kayaların üzerine yerleştirilen taş konaklar, bölgenin alamet-i faikası olarak bilinmektedir. Ürgüp, her köşesinde bulunan detaylı mistik yapısının yanı sıra, Kapadokya'nın eğlenceli gece hayatını da bulacağınız, stres atacağınız harika bir yerdir.

    Mustafapaşa Köyü (Sinassos)

    Ürgüp'ün 6 km güneyinde yer alan Mustafapaşa, hem mimari, hem de kültürel sürprizlerle dolu saklı bir kasabadır. Çok sayıda Rum Hristiyan (yerel olarak Rum olarak bilinir), Kapadokya'da Müslüman komşularının yanında nesiller boyu huzur içinde yaşamışlardır. Bunlardan biri, bugün ana turistik yolun yakınında huzurlu küçük bir kasaba olarak dikkat çeken, eski adı Sinasos olan Mustafapaşa’dır. Bu sakin kasaba çekici konakları ile heykelsi neoklasik cephelerin arkasına gizlenmiş güzel taş işçiliklerinin en güzel örneklerini sergilemektedir. Konaklar arasında yapılacak kısa bir gezinti, sizi tarihi bir yolculuğa çıkarır.

    17. yüzyıldan kalma bir Selçuklu camisinin minaresi, şehrin iki meydanından birinin üzerinde yükselirken, Osmanlı döneminden kalma Mehmet Şakir Paşa Medresesi, 19. yüzyıl sonlarından kalma etkileyici Konstantin ve Helen Kilisesi'nin de aralarında bulunduğu turistik yerler, kasaba merkezinde yer almaktadır.

    Mustafapaşa'nın batısındaki Gomeda Vadisi, Erken Hristiyanların Döneminden 11. yüzyıla kadar yaşamın sürdüğü kutsal alanlardan biridir. Daha küçük olsa da Ihlara Vadisi’ne benzemektedir. Tıpkı Ihlara vadisindeki gibi vadi içinden geçen küçük bir çaya, vadinin her iki tarafında kayalara oyulmuş konutlar, kiliseler ve güvercinlikler bulunmaktadır.

    Ortahisar

    Ürgüp'e 6 km uzaklıkta bulunan Ortahisar, bir zamanlar stratejik bir öneme sahipti. Kapadokya'nın yöresel mimarisinin güzel örnekleriyle görülmesi gereken köşesi hiç kuşkusuz Ortahisar Kalesi’dir.

    Ortahisar Kalesi, dünyanın ilk çok katlı yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilmekte. Bu özellik Ortahisar’ı eşsiz mimari bir antika haline getirmektedir. Bugün, bölgedeki en yüksek noktalardan biri olan Kale hala keşfedilmeyi beklemektedir.

    Bir diğer görülmesi gereken manzara ise Kızılçukur Vadisi ve vadi içindeki Üzümlü Kilisesi’dir. Ayrıca Meskendir Vadisi de mutlak surette görülmesi gereken vadilerdendir.

    Vadilerin kenarları, elma ve patates gibi yerel ürünlerin yanı sıra Akdeniz'den getirilen portakal ve limonları korumak için kullanılan, oyulmuş depolama alanlarıyla doludur.

    Çevredeki vadilerde çok ilginç kiliseleri ve manastırları görebilirsiniz. Bunlar arasında Aynalı (Fırkatan) Kilise, Sarıca Kilisesi, Cambazlı Kilisesi, Tavşanlı Kilisesi, Balkan Deresi Kiliseleri ve Hallaç Deresi Manastırı mutlaka ziyaret edilmesi gereken dini yapılardır.

    Avanos

    Avanos'u (Vanessa) ilginç kılan şey sıra dışı geçim kaynağıdır. Kızılırmak, Avanos'tan sabırla akıp geçmeye devam ederken, eski nehir yataklarından elde edilen yumuşak ve yağlı kil öne çıkar. Bu özellik Avanos'u Hititlere kadar uzanan çanak çömlek sanatının merkezi haline getirmiştir. Kildeki her bir kusur, bu el yapımı parçalarda otantik güzelliği ortaya çıkarır. Bu killer toprak tonlarına ve turkuaz renge boyanmaktadır. Avanos’ta herhangi bir çömlek atölyesine katılabilir, kendi “mutlu hatanızı” yaratabilir, hareketli pazarlarda alışveriş yapabilir ve nehir kenarında huzur bulabilirsiniz.

    Kızılçukur Vadisi

    Buradaki her nokta, rüya gibi gün batımı sunsa da içlerinden biri kendini diğerinden ayırır: Kızılçukur Vadisi! Çavuşin Köyü ve Ortahisar'ın hemen yanı başında yer alan Kızıl Vadi, gökyüzünün koyu kırmızı tonlarına bürünmesiyle en romantik ve unutulmaz anları resmeder adeta... Siz de gün batımından hemen önce kırmızı sünger taşlarının oluşturduğu ender oluşumlar arasında yürüyüşe başlamak ve doğru anda bu ihtişamı içinize çekmek için seyir terasında yerinizi almalısınız.

    Çavuşin

    Bir sonraki varış noktanızın cazibesini uzaktan hissetmeyebilirsiniz. Ancak içine bir kez girdiğinizde, kesinlikle hayranlık içinde ayrılacaksınız. Çavuşin Köyü Göreme'ye birkaç dakika uzaklıktadır.  Sıradan görünen bu köyü geçtikten sonra, yolunuz sizi köy meydanına giden antik harabelere ve peribacalarına götürecektir. Harabeleri daha fazla keşfetmek isterseniz parkurları takip ettiğinizde, kendinizi kiliseleri ve din adamları ile ünlü bir bölgede bulacaksınız. 5. ve 10. yüzyıllar arasında inşa edilmiş en eski kiliselere bu yoldan ulaşabilirsiniz. Yürüyüşünüzü yarım saat uzatarak Güllüdere ve Kızılçukur'daki kiliselere de varabilirsiniz. Ancak bir uçurumun hemen yamacında sizi davet eden en cazip yerin Kapadokya'nın en eski ve en büyüklerinden biri olan Vaftizci Yahya Kilisesi olduğuna emin olabilirsiniz.

    Paşabağları (Keşişler Vadisi)

    Keşişler vadisi olarak da bilinen Paşabağları, Göreme-Avanos yolunda, Zelve'ye yaklaşık 1 km uzaklıktadır. Bu büyülü alan bölgedeki peribacalarının en yoğun olduğu yerlerden biridir. Burada tek gövdeli, çok başlı peri bacaları, bölgeye özgü şapelleri ve yaşam alanları bulunmaktadır. Buradaki peri bacalarının gövdeleri tüften şapka kısımları ise daha sert kayalardan oluşmaktadır. Bir bakıma şapkanın kaya yapısı gövdeyi oluşturan kaya grubuna göre daha dayanıklıdır. Peribacalarının oluşmasının temel nedeni de budur.

    Paşabağlarında, üç başlı bir peribacasının içine Aziz Simeon'a adanmış bir şapel ve bir münzevi sığınak inşa edilmiştir. Bacayı andıran dar bir tünel ile ulaşılabilen hücrenin girişi haçlarla süslenmiştir. 10-15m. yüksekliğindeki bacalardan Kapadokyalı Aziz Simeon’un yaşadığı odalara ulaşmak mümkündür. Aziz Simeon, kayadan yapılmış yataklarda uyumuş ve günlük ihtiyaçlarının ona hayranlık duyan müritler vasıtasıyla gidermiştir.

    Zelve

    Üç vadiden oluşan Zelve, peribacalarının en yoğun bulunduğu ören yeridir. Doğanın güzelliklerini incelemek istiyorsanız, sabah erken saatlerde yürüyüşe başlamalısınız. Birinci vadide Hristiyanlığın erken dönemlerinde inşa edilmiş Balıklı ve Üzümlü Kiliseyi, ikinci vadide Kutsal Haç Kilisesini ve üçüncü vadide bulunan camiyi ve hemen karşısında bulunan manastırı, yamaçlara oyulmuş güvercinlikleri ziyaret etmek mümkündür.

    Devrent ve Ürgüp Üç Güzeller

    Zelve Ören Yeri’nden çıkıp Ürgüp’e gidilmek istenirse yolunuz mutlak surette Devren’ten geçer. Devrent vadisi peribacaları bölgenin en genç peribacalarının bulunduğu yerdir. Deve formundaki peribacası Devrent’in sembolü haline gelmiştir.

    Doğası, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle misafirlerine muhteşem manzaralar sunan Kapadokya'nın simgelerinden biri olan Üç Güzeller Peri Bacaları ise, Orta Anadolu bölgesinin en çok ziyaret edilen noktalarından biridir.

    Kapadokya’nın İç Anadolu’nun bir ili olan Nevşehir’e bağlı Ürgüp ilçesinde baba, anne ve çocuk olarak tanımlanan üç bitişik peribacasından oluşan “Üç Güzeller” yılın her döneminde turistlerin ilgisini çekmektedir.

    Gülşehir

    Nevşehir'in 20 km kuzeybatısında, Kızılırmak'ın güneyinde yer alan Gülşehir, antik çağda “Zoropassos”, Selçuklulardan sonra ise “Arapsun” olarak adlandırılmıştır. Açıksaray Harabeleri, Roma Dönemi tüf kayalara oyulmuş kaya mezarları ve 9. ve 10. yüzyıllardan kalma kaya kiliseleriyle önemli bir piskoposluk merkezi olan Gülşehir'e 3 km uzaklıktadır. Gülşehir'in simgesi olan mantar kaya oluşumları da bu bölgede yer almaktadır. Açıksaray Harabeleri son zamanlarda daha çok trekking için tercih edilmektedir. Çat Vadisi'ni de içine alan 7 km uzunluğundaki parkuru ile aynı zamanda bir kültür ve spor merkezidir.

    Yeraltı Şehirleri

    Kaymaklı

    Nevşehir'in güneyindeki yol, sizi sırasıyla Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerine götürür. Kaymaklı Kalesi'nin derinliklerinde yer alan Kaymaklı yeraltı şehri, yeryüzünün altına 4 kat oyulmuş labirent bir tünel ve odalara sahiptir. Birinci kat ahır olarak kullanılırken, diğer katlar yaşam alanlarını, bir kiliseyi ve mezarları içermektedir. Kaymaklı halkının evleri yeraltı şehrinin yüze yakın tüneli ile bağlantısı bulunmaktadır. Bu nedenle güvenli gezi için bu tünellerin büyük bir çoğunluğu kapatılmıştır. Kaymaklı Yeraltı Şehrinin ne kadar bir alanı kapsadığı tam olarak bilinmemesine karşın girişleri büyük sürgü taşları ile kapatılmış 4 adet şehir kapısı tespit edilmiştir.

    Derinkuyu

    Nevşehir'in Derinkuyu ilçesinde bulunan Derinkuyu Yeraltı Şehri, tüm turistlerin mutlaka ziyaret etmek isteyeceği en güzel yerlerden biridir.  Antik çağlarda yerel halk tarafından yağmalama veya saldırılardan korunmak için yapılmıştır. Derinkuyu yeraltı şehrinin derinliği yaklaşık 85 metredir. Bu gizemli yeraltı şehri ahırlar, şırahaneler, yemekhane, kiliseler, erzak depoları gibi bir yeraltı şehrinde bulunması gereken tüm özelliklere sahiptir. Mekanlar havalandırma bacasının etrafına yapılmış, bu aynı zamanda su kuyusu olarak da kullanılmıştır. Yaklaşık 30 bin kişiyi barındıracak büyüklükteki bir metropol yeraltı şehri olan Derinkuyu’nun en alt 8. Katında haç planlı kilisesi bulunmaktadır. 1965 yılında açılan Derinkuyu Yeraltı Şehri'nin ziyaretçinin güvenli bir şekilde gezebilmesi için yalnızca yüzde onu ziyarete açıktır. 

    Özkonak

    Özkonak belde merkezinde bulunan Yeraltı Şehri, Avanos'a 14 km uzaklıktadır. Volkanik granit tüf tabakalarının oldukça yoğun olduğu İdiş Dağı'nın kuzey yamaçlarında kurulmuştur. Sadece iki katlı olan Yeraltışehrinin mekanları birbirlerine tünellerle bağlanmıştır. Giriş katı diğer yeraltı şehirlerinde olduğu gibi ahır olarak kullanılmıştır.

    Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirlerinden farklı olarak, katlar arası iletişim için 5cm çapında haberleşme delikleri bulunmaktadır. Bir başka farklılık da tünellerin hemen üzerine savunma amacıyla kızgın yağ dökmek için küçük kanallar açılmış olmasıdır.

    Mazı

    Kaymaklı Yeraltı Şehri'nin doğusunda, Ürgüp'ün 18 km güneyinde antik adı "Mataza" olan Mazı köyü yer alır. Mazı Yeraltı Şehri’nde, 4 ayrı giriş bulunmuştur. Ana girişe düzensiz taşlardan yapılmış bir koridordan geçmektedir. Kısa koridordaki büyük sürgü taşı, yeraltı şehrinin giriş ve çıkışının güvenli olmasını sağlamaktadır. İç kısımdaki küçük alan, sürgü taşının kolay kaymasını kolaylaştırmak için yapılmıştır. Ahırlardan geçilen kısa bir koridordan yeraltı şehrinin kilisesine ulaşılır. Kaymaklı Yeraltı Şehri'ndeki kiliseden farklı olarak Mazı'da kilise apsisi uzun kenar köşesine oyulmuş ve cepheleri kabartmalarla süslenmiştir. Bu alandaki bacadan yeraltı şehrinin diğer gizemli mekanlarına ulaşılabilmektedir. Yeraltı şehrinin 3 katı temizlenmiş ve ziyarete açılmıştır. Ancak çok daha geniş alanları kapsaması kuvvetli ihtimaldir.  Tatlarin Acıgöl ilçesinin 10 km kuzeyinde yer alan Tatlarin beldesi; yer altı şehri, kiliseleri ve konut mimarisiyle Kapadokya'nın bir başka büyüleyici noktasıdır. "Kale" adı verilen tepenin yamacında yer almaktadır. İki nefi, iki apsisi ve beşik kemeri olan kilisenin narteksi çökmüştür. İyi korunmuş duvar resimlerindeki sahneler birbirinden panellerle ayrılmıştır. Zeminde koyu gri, tasvirlerde mor, hardal ve kırmızı renkler kullanılmıştır. 1991 yılında ziyaretçilere açılan yeraltı şehri, mekanlarının büyüklüğü, yiyecek depolarının sayısı ve kiliselerin bolluğu nedeniyle askeri bir garnizon veya manastır kompleksini akla getirmektedir. Halen iki katı gezilebilen yeraltı şehrinin en önemli özelliği, diğer yeraltı şehirlerinde henüz keşfedilmeyen bir tuvalete sahip olmasıdır. 

    Ihlara Vadisi

    Zamanın ötesine seyahat etmek ve daha önce hiç ayak basmadığınız bir dünyayı keşfetmek istiyorsanız, Ihlara Vadisi tam da aradığınız yerdir. 14 kilometre uzunluğundaki vadinin, Hristiyanlığın kurulduğu günlerden bu yana önemli bir dini merkez olduğu, etrafa dağılmış sayısız kiliseye ve tarihi yaşam alanlarına ışık tuttuğu bilinmektedir. Burada bölgenin jeolojik özellikleri ile oluşan duvar resimli kiliseler, manastır ruhuna uygun olarak kayalara oyulmuştur. Mimariyi gezmek ve büyüleyici tasarımların içinde dolaşmak isterseniz, şanslısınız. Çünkü Ağaçaltı, Sümbüllü, Yılanlı, Kokar, Prenliseki, Eğritaş, Direkli, Saint Georgeus, Karagedik, Ala, Bezirhane, Bahattin Samanlığı ve Batkın Kiliseleri olmak üzere 14 tanesi keşfe açıktır. Vadide yürümeye başlamadan önce iyi hazırlanın! Çünkü buraya ulaşmak için 382 basamaklı merdivenden aşağı inmek zaman alabilir. Kısıtlı zamanın sizi caydırmasına da izin vermeyin: Melendiz Çayı üzerine inşa edilen çardaklar, mola yolculuğunuza bir fincan çay eşliğinde mola vermenize olanak tanıyacaktır.

    Selime Kalesi

    Selime köyünün içinde yükselen doğal bir kayanın içine oyulmuş olan Selime Katedrali, 8. ve 9. yüzyıllardan kalma, iki kat üzerine inşa edilmiş, Kapadokya'nın en büyük katedralidir. Katedralde İsa ve Meryem'in yükselişi gibi tasvirler bulunmaktadır.Selime Katedraline giderken kervan yolunun bir parçası olan yüksek bir koridordan geçilir. Selime'de kurulan pazar nedeniyle buraya kervanlar geldiği ve güvenlik için develerin katedralin orta kısmına götürüldüğü bilinmektedir. Tüm kompleks, dinlenmek ve ibadet etmek isteyenleri kolaylaştırmak için inşa edilmiştir.Selime Manastırı'nın en önemli özelliklerinden biri de bölgedeki din adamlarının eğitildiği bir yer olmasıdır. Yapılar kayaların oyulması ile yapılmıştır ve kiliseler gibi pek çoğu Bizans sanatının izlerini taşımaktadır. Katedralin üst kısmı güvenlik açısından kale olarak inşa edilmiştir. 

    Hacı Bektaş-ı Veli

    İslam'ın Anadolu'ya gelişiyle birlikte Anadolu, birçok müslüman alim ve filozofun yurdu haline gelmiştir. 13. yüzyılın sonunda bugün Hacıbektaş olarak bilinen Türk ve Müslüman Sufi Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu'ya yerleşmiştir. Anadolu'daki farklı Türk grupları arasında birliği sağlamak konusunda çok önemli bir yeri olan bu bilge, felsefesinin temel ilkeleri ile 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ruhunu ve özünü somutlaştırmaktadır.

    Nevşehir'e 45 km uzaklıkta bulunan Hacıbektaş ilçe merkezindeki Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi 3 avludan oluşmaktadır.  Nadar Avlusu olarak adlandırılan birinci avluda, 1902 yılında inşa edilmiş ‘Üçler Çeşmesi’ ve aynı avlu içinde çamaşırhane ve hamam bulunmaktadır.

    Dergâh Avlusu’na “Üçler Kapısı” olarak adlandırılan bir kapı vasıtasıyla girilir. Kapının hemen sağında 1554 tarihinde yaptırılan, 1875 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kızı tarafından Mısır’dan gönderilen arslan heykelinin yerleştirilmesinden sonra ‘Arslanlı Çeşme’ adını alan çeşme bulunur. Bu avluda Osmanlı Sultanı II. Mahmut zamanında yaptırılan bir cami, dergâha gelen misafir ve yolcuların karşılandığı ‘Konuk Evi’ ve ‘Aş Evi’ yer alır. Meydan Evi’nin bitişiğindeki Kiler Evi’nin alt katında dergâhın kıymetli eşyaları ve yiyecekleri depo edilmekteydi. Hazret Avlusu’na ise ‘Altılar Kapısı’ndan girilir. Girişte hasbahçe, sağ tarafta derviş ve baba mezarları, karşı tarafta Selçuklu mimarisi özelliklerini arzeden ve Orhan Gazi zamanında yaptırılan Hacı Bektaş Veli Türbesi yer almaktadır. Hacı Bektaş’ın inzivaya çekildiği Çilehane ve Kırklar Meydanı bu bölümdedir. Kırklar Meydanı’nın doğusunda Horasan Erleri’nin mezarları, batı tarafta çelebilere ait olduğu söylenen mezarlar ile Güvenç Abdal’ın türbesi bulunur. Hazret Avlusu’nun sağında 1519 yılında yaptırılan Hacı Bektaş’tan sonra gelen Balım Sultan Türbesi yer alır.